Çıkış Yolu: Sosyal Demokrasi
ABD’de ortaya çıkan finansal ve ekonomik kriz tüm dünyayı
sarsmaya devam ediyor. 1929 büyük buhranı ile kıyaslanan, o dönemde
olduğu gibi on milyonlarca insanı işinden eden, yoksulluğu daha da
derinleştiren bu krizin nedeni, radikal piyasa ekonomisidir. 1980’lerden
bu yana başta ABD ve İngiltere’de yürürlüğe konulan neo-liberal
ekonomi politikalarıdır.
Sosyal demokrasinin, başından beri bu politikaların felakete yol açacağı, insanların piyasanın “görünmez eline” terk edilmesinin yanlış olduğu, piyasanın ve küreselleşmenin demokratik denetiminin kaçınılmaz olduğu vb. uyarıları dikkate alınsaydı, kriz bu denli yakıcı olmazdı.
Neo-liberal ve sağ çevreler bu uyarıları dikkate alacak yerde, özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra solun, sosyal demokrasinin bittiğini, tarihin sonunun geldiğini ve 21. yüzyılın liberalizmin yüzyılı olacağını ilan ettiler. İleri sürülen bu temelsiz görüşlerin bir propagandadan ibaret olduğu kısa sürede görüldü.
Çünkü onların ileri sürdükleri gibi, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, dünya daha adaletli, daha güvenli, daha çatışmasız ve daha demokratik bir hale gelmedi. Tam aksine var olan ekonomik-sosyal eşitsizlikler daha da arttı, silahlanma harcamaları ve çatışmalar hız kazandı. Çok kutuplu bir dünya yerine ABD hegemonyasında tek kutuplu bir dünya projesi geliştirilmeye çalışıldı. ABD, BM ve uluslararası hukuku da yok sayarak Irak’ı işgal etti.
Tüm bunlar ve de küreselleşmenin demokratik denetiminin sağlanamaması, dünyadaki gelişmeleri belirleme hakkının demokratik siyaset yerine uluslararası şirketlere devredilmek istenmesi, yeryüzünü daha sorunlu ve güvensiz hale getirdi. Sonuçta dünya 1929’dakine benzer büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldı.
Yani, radikal piyasacılığın ve denetimsiz küreselleşme anlayışının bir çıkmaz olduğu yaşanarak görüldü. Şimdi zaman sosyal demokrasi zamanıdır. Çükü krizden çıkmanın yolu, dünya nimetlerinden herkesin eşit biçimde yararlanmasını sağlayacak, adaletli, dayanışmacı, demokratik ve barışçıl politikalarla olanaklıdır ve bu politikaların savunucusu da sosyal demokratlardır.
Özet olarak; gerek ülkemizin çağdaş uygarlık yolunda demokratik ve barışçıl bir ülke haline gelmesi, gerekse dünyanın daha adaletli, daha barışçıl ve güvenli hale gelmesi sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri olan özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerinin yaşama geçmesiyle mümkün olacaktır.
O nedenle solun, sosyal demokrasinin bu temel ilkelerini benimseyen herkesi onların yaşama geçmesi için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Çıkış yolu için görüş ve düşüncelerinizi bize yazabilirsiniz.
Unutulmasın, siyaset yalnızca siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli bir iştir.
Sosyal demokrasinin, başından beri bu politikaların felakete yol açacağı, insanların piyasanın “görünmez eline” terk edilmesinin yanlış olduğu, piyasanın ve küreselleşmenin demokratik denetiminin kaçınılmaz olduğu vb. uyarıları dikkate alınsaydı, kriz bu denli yakıcı olmazdı.
Neo-liberal ve sağ çevreler bu uyarıları dikkate alacak yerde, özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra solun, sosyal demokrasinin bittiğini, tarihin sonunun geldiğini ve 21. yüzyılın liberalizmin yüzyılı olacağını ilan ettiler. İleri sürülen bu temelsiz görüşlerin bir propagandadan ibaret olduğu kısa sürede görüldü.
Çünkü onların ileri sürdükleri gibi, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, dünya daha adaletli, daha güvenli, daha çatışmasız ve daha demokratik bir hale gelmedi. Tam aksine var olan ekonomik-sosyal eşitsizlikler daha da arttı, silahlanma harcamaları ve çatışmalar hız kazandı. Çok kutuplu bir dünya yerine ABD hegemonyasında tek kutuplu bir dünya projesi geliştirilmeye çalışıldı. ABD, BM ve uluslararası hukuku da yok sayarak Irak’ı işgal etti.
Tüm bunlar ve de küreselleşmenin demokratik denetiminin sağlanamaması, dünyadaki gelişmeleri belirleme hakkının demokratik siyaset yerine uluslararası şirketlere devredilmek istenmesi, yeryüzünü daha sorunlu ve güvensiz hale getirdi. Sonuçta dünya 1929’dakine benzer büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldı.
Yani, radikal piyasacılığın ve denetimsiz küreselleşme anlayışının bir çıkmaz olduğu yaşanarak görüldü. Şimdi zaman sosyal demokrasi zamanıdır. Çükü krizden çıkmanın yolu, dünya nimetlerinden herkesin eşit biçimde yararlanmasını sağlayacak, adaletli, dayanışmacı, demokratik ve barışçıl politikalarla olanaklıdır ve bu politikaların savunucusu da sosyal demokratlardır.
Özet olarak; gerek ülkemizin çağdaş uygarlık yolunda demokratik ve barışçıl bir ülke haline gelmesi, gerekse dünyanın daha adaletli, daha barışçıl ve güvenli hale gelmesi sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri olan özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerinin yaşama geçmesiyle mümkün olacaktır.
O nedenle solun, sosyal demokrasinin bu temel ilkelerini benimseyen herkesi onların yaşama geçmesi için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz. Çıkış yolu için görüş ve düşüncelerinizi bize yazabilirsiniz.
Unutulmasın, siyaset yalnızca siyasetçilere bırakılmayacak kadar önemli bir iştir.
Ercan KARAKAŞ
Ercan Karakaş Kimdir
1945
yılında Çanakkale'de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Çanakkale'de yaptı.
İstanbul'da başladığı yükseköğrenimini Almanya'da Makine Yüksek
Mühendisi olarak tamamladı. Bir süre Duisburg Üniversitesi'nde Sosyal
Bilimler Bölümü'ne devam etti.
Almanya'da bulunduğu yıllarda Türk işçi ve ailelerine sosyal danışmanlık yaptı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nde (SPD) 10 yıl boyunca çeşitli kademelerde çalıştı. Avrupa'daki sosyal demokrat yurttaşlarımızın kurduğu Avrupa Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu'nda (HDF) dört dönem genel başkanlık görevinde bulundu.
Türkiye'ye döndükten iki yıl sonra, 1985'te SODEP-HP birleşmesi sırasında İstanbul'da SHP'ye katıldı. SHP İstanbul İl Sekreterliği görevini sürdürürken İstanbul İl Başkanlığı görevine seçildi. Üç dönem bu görevi sürdürdü. Daha sonra SHP'de Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu üyeliği ve Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. SHP-CHP birleşmesinden sonraki dönemde CHP Parti Meclisi üyeliği görevinde bulundu.
Ekim 1991 seçimlerinde İstanbul
3'üncü bölgeden Milletvekili seçildi. Üç yıla yakın bir süre TBMM'de SHP
grup başkanvekilliği yaptı. İki yıl Avrupa Konseyi Parlamenterler
Meclis üyeliği ve daha sonra AGİK Parlamenterler Meclisi üyeliği
görevinde bulundu.Almanya'da bulunduğu yıllarda Türk işçi ve ailelerine sosyal danışmanlık yaptı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nde (SPD) 10 yıl boyunca çeşitli kademelerde çalıştı. Avrupa'daki sosyal demokrat yurttaşlarımızın kurduğu Avrupa Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu'nda (HDF) dört dönem genel başkanlık görevinde bulundu.
Türkiye'ye döndükten iki yıl sonra, 1985'te SODEP-HP birleşmesi sırasında İstanbul'da SHP'ye katıldı. SHP İstanbul İl Sekreterliği görevini sürdürürken İstanbul İl Başkanlığı görevine seçildi. Üç dönem bu görevi sürdürdü. Daha sonra SHP'de Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu üyeliği ve Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı. SHP-CHP birleşmesinden sonraki dönemde CHP Parti Meclisi üyeliği görevinde bulundu.
2002 yılında İsmail Cem'in daveti üzerine YTP'ye katıldı. Bir süre sonra YTP'den ayrıldı.
Milletvekilliğinden önce resmi ve özel çeşitli kuruluşlarda mühendis ve yönetici olarak çalıştı.
1988 yılında arkadaşlarıyla birlikte aylık "Sosyal Demokrat" dergiyi çıkardı ve "Sosyal Demokrasi Yayınları"'nı kurdu.
Sosyal Demokrat Dergi'de, çeşitli gazete ve dergilerde toplumun, sosyal demokrasinin ve siyasetin sorunları ve çözüm önerileri üzerine yazılar kaleme alan Ercan Karakaş'ın bu konuda yayınlanmış sekiz de kitabı bulunuyor. Ayrıca, çeşitli yazar ve bilim adamlarının ortaklaşa olarak kaleme aldıkları kitaplara yazılarıyla katkıda bulundu.
1989 yılında kurulan TÜSES'in (Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) kurucuları arasında yer aldı. 1994 yılının sonunda bir grup sosyal demokrat aydınla birlikte "Sosyal Demokrasi Vakfı"nı (SODEV) kurdu. Vakıfta Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçildi. Bu görevini 10 yıl sürdürdü.Solda bütünleşmeye yaptığı katkılardan dolayı İsmail Cem ile birlikte Nokta dergisi tarafından 1995 yılında yılın siyasetçisi seçildi."
49. ve 50. Koalisyon Hükümetleri'nin (DYP-SHP / CHP) protokol ve program hazırlıklarına katıldı.
50. Hükümet'te Kültür Bakanlığı yaptı.
24 Aralık 1995 seçimlerinde İstanbul 3.Bölge'den 2. kez Milletvekili seçildi.
19. ve 20. Dönemde TBMM-Dışişleri Komisyonu Üyeliği yaptı.
Halen SODEV Onursal Başkanlığı görevini yürütmektedir.
ERCAN BEYE VE SAYIN EŞİNE SAYGI VE SEVİLER SUNUYORUM. CHP HÜKÜMETLERİNDE KENDİSİNE BAKANLIK VERİLECEĞİNE EMİNİM...
YanıtlaSil