26 Ağustos 2015 Çarşamba

CHP’nin üye, örgüt yapısı ve önseçimler üzerine öneriler

Dünyada siyasi parti modelinin geçirdiği evrim
Siyasi partiler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Siyasi partiler tarih içerisinde kadro partisinden kitle partisine evrilmiştir. Günümüzde kitle partisi modeli yerini kartel parti modeline bırakmıştır. Kartel partiler bir anlamda devlet partileri olup üye tabanı yerine merkez güçlere dayanırlar.
Türkiye’de
Türkiye’de siyasi partiler dünyadaki bu gelişmeye paralel bir gelişme göstermiştir. Türkiye’de mevcut parti modeli kartel parti modeline yakın bir modeldir.  
Ülkemizde siyasi parti yapılarının sivil toplumdan uzaklaşarak devlet alanına kaymasını mevzuat değişikliklerinden görebiliriz. Siyasi partilerimizi kartel parti modeline yaklaştıran nedenler; adayların tespiti, partileri maddi kaynakları, örgüt yapıları, üye yapısı ve organların görevden alınması olarak sıralanabilir.
Adayların tespiti
 Seçim sistemimize önseçim 1965 yılında 648 sayılı kanunla girmiştir. 648 sayılı kanunun 29 uncu maddesi milletvekili adaylarının seçim çevresinde partiye kayıtlı üyelerle seçileceğini düzenlemektedir. 1973 yılın bu düzenleme değiştirilmiş ve milletvekili adaylarının tespiti yöntemi siyasi partilerin tüzük ve yönetmeliklerine bırakılmıştır.
 1983 yılında tekrar 1965 düzenlemesine dönülmüş ancak daha sonra Turgut Özal döneminde milletvekili adaylarının seçimi tekrar siyasi partilere bırakılmıştır.
Partilerin maddi kaynakları
Türkiye’de siyasi partiler gelirlerinin % 90 ana yakınını hazine yardımından sağlamaktadır. 2013 yılı verilerine göre CHP gelirlerinin %62.39 unu hazineden, %34.64 ünü adaylardan sağlarken üyelerden sadece % 0.42 si üye aidatlarından gelmektedir.
Ülkemizde siyasi partilerin sivil alandan uzaklaşarak devlet partisi haline gelmelerinin nedenleri olarak; siyasi Partiler Kanununun adayların tespitini parti tüzük ve yönetmeliklerine bırakması ve pratikte adayların parti merkezlerince belirlenmesi, siyasi partilerin gelirlerinin hazine kaynaklı olması, üyelerden sağlanan gelirlerin çok düşük olmasının yanı sıra siyasi partilerin üye yapısının dejenere durumda olması, kişilere dayalı parti yapılarını öne çıkmasıdır.
Üye yapısı
Partilerin üye yapısı yukarıdan aşağıya şekillendirilmekte, yukarıdakiler kendilerini seçecek üyeleri tespit edip partiye kaydetmekte, üyeler kişilerin istekleri doğrultusunda delege seçmekte, delegeler ilçe kongresini oluşturmakta, ilçe kongresi ilçe yönetimini ve il delegelerini, il delegelerinden oluşan il kongresi il yönetimini ve büyük kurultay delegelerini belirlemektedir. Kişiye göre yapılan üye kayıtları etkisini merkeze kadar devam ettirmektedir.
Kişiye göre şekillenen üye yapısı üst organların alt organları görevden alma yetkisi ile birleşince ortaya kişiye bağlı bir parti yapısı çıkmaktadır.
Parti organlarının görevden alınması
Siyasi partiler kanununun 20 ve 21 inci maddeleri merkezi güçlü kılmaktadır. Organların işte el çektirilmesini düzenleyen 20 inci maddenin 9 uncu fıkrası:
“İlçe başkanı ile ilçe yönetim kurulu ilçe kongresince seçilir. İlçe başkanı ile ilçe yönetim kurulunun, seçim şekli ve il yönetim kurulunca veya merkez karar ve yönetim kurulunca hangi hallerde ve nasıl işten el çektirileceği ve geçici yönetim kurulunun nasıl oluşturulacağı parti tüzüğünde gösterilir. El çektirme kararı, 101 inci maddenin (d-1) bendinde gösterilen haller dışında yetkili kurulların üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla alınır. İşten el çektirme kararının ilçe yönetim kuruluna bildirilmesinden itibaren okuz gün içinde ilçe kongresi toplanarak yeni ilçe yönetim kurulunu seçer. Bu süre içerisinde ilçe kongresi için yeni delegeler seçilmiş değilse, kongre eski delegelerle toplanır.”
 Görüldüğü gibi fıkra organların görevden alınmasını tüzük ve yönetmeliklere bırakmıştır.
NAYLON ÜYE
Siyasi partilerin üye yapısının kişiye göre oluşması ve naylon üye siyasi partilerde kişi sultasını güçlendirmektedir.
Önseçimlerin yozlaştırılması
Adayların önseçimlerde AKP’yi taklit ederek üyelere kahve, kırtasiye gibi hazırlanan paketleri dağıtması bir başka önemli olumsuzluk olarak belirmektedir. Şimdi duyar gibi oluyorum; bu da ne ki diyenleri….
CHP’nin devlet alanından sivil alana çekilmesi için üye, önseçim ve örgüt modeli hakkındaki önerilerimiz:
Yukarıdaki tespitler ışığında tüzükte bazı maddelerin değişmesini ve tüzüğe bazı maddelerin eklenmesini önermekteyiz. Ancak tüzükler anayasa ve kanunlar göz önünde bulundurulmadan yapılamaz.
Tüzük ve yönetmelikler
Kurallar hiyerarşisi; anayasa, kanunlar, tüzük ve yönetmelikler şeklindendir.  Kanunlar anayasaya, tüzük ve yönetmelikler de kanunlara aykırı olamaz.
Siyasi partilerin kuruluş ve işleyişi bu çerçeveye uymak durumundadır.

25 Ağustos 2015 Salı

YENİ ÖRGÜTLENME ÖRGÜTLENME ANLAYIŞI ÇALIŞTAYI NİHAT ÖZTÜRK ÇALIŞMA GURUBU




YENİ ÖRGÜTLENME ÖRGÜTLENME ANLAYIŞI ÇALIŞTAYI
NİHAT ÖZTÜRK ÇALIŞMA GURUBU

 DİVAN BAŞKANLIĞINA



I.ÜYELİK-ÖRGÜTLENME YÖNÜNDEN:
*MAHALLE BAŞKANLIĞI *ÖRGÜTLERİ KURULMALIDIR.
-Mevcut parti örgütlenme yapısına ve ana tüzüğümüze  göre en küçük temel örgüt  İLÇE VE BELDE
 örgütleridir.Bu örgütlenme yapısına özellikle ortalama 500 000 seçmeni bulunan anakent ilçe beldelerinde seçmene ulaşmak hemen hemen mümkün olamamaktadır.Çünkü her biri 50.000-100.000 kişilik muhtarlıklar  oluşmuştur.
-SPK ve ana tüzüğümüzde  ilçe kongrelerinin mahallerde kayıtlı üyelerinin katıldığı mahalle kongrel  toplantılarında seçilecek ilçe kongre delegeleri ve önseçim delegeleri seçimlerini öngörmekte ve düzenlemektedir ilçe delegesi ve önseçim delegelerinin seçiminden söz edildiğine göre partilerin MAHALLE ÖRGÜT BİRİMLERİNİN kurulabilmesini önleyen emredici bir yasal mevzuat  ve düzenleme/kural yoktur.Kaldı ki bir eylem veya işlem mevcut bir yasal düzenleme ile AÇIKÇA  yasaklanmamışsa oluşturulması serbest olduğunun kabulü ulusal ve uluslar arası hukukun kabul ettiği uyulması gereken geçerli bir genel hukuk kuralıdır.Bu ilke üstün hukuk kuralıdır.
-Bu öneriyi yapmamızın esas amacı başlıkta sorulan seçmene en etkili biçimde nasıl ulaşılacağı sorusuna bir yanıt oluşturmaya çalışmaktır.Görüşümüze göre ana tüzük değişikliğiyle bunun gerçekleştirilebileceği yönündedir.Bu değişiklikle kurulacak MAHALLA BAŞKANLIĞI  örgütleri tümüyle örgütlenmede ve seçmene ulaşma konusunda en etkin ve yetkin bir yürütme organları olarak yer alacaktır.Bununun doğal sonucu olarak  ilçe yönetimleri  tıpkı il örgütleri gibi temsili yönetim örgütü olarak çalışacak ve mahalle örgütlerini yönetecek ve eşgüdümünü sağlayabilecektir.Bu tür bir örgütlenmenin bir diğer doğal sonucu da çok sayılı ilçe yönetim kurullarının sayısının azaltılması olacaktır.Buna bağlı olarak sağlıklı parti üyesi yazımına yol açacak bu uygulama ile seçmene daha fazla  ve doğrudan ulaşabilmenin yolu açılabilecek,daha katılımcı bir parti örgütü oluşmasını sağlayabilecektir..Aynı şekilde ileride ele alacağımız başkaca önerilerimiz doğrultusunda  özellikle ana kentlerde, sayısı ihtiyaca göre belirlenecek parti örgütü niteliğiyle BÖLGE BAŞKANLIKLARI VEYÖNETİM KURULLARININ  kurulmasıyla 40 KİŞİLİK  il yönetimlerine de son verilerek  sayısının  makul ölçülere çekilmesi gerçekleştirilebilecektir.
-MAHALLE YÜRÜTMEKURULU:
.Mahalle üyelerinin katılımıyla oluşacak kongrece  seçilen ;
.birisi erkek diğer kadın ( 2 )EŞ BAŞKAN.
.Mahalle gençlik kolunun  biri erkek diğeri kadın 2 eş başkanı.(oy hakkına sahip)
. Mahalle kadın kolu başkanı.(oy hakkına sahip)
.Tek sayılar erkek çift sayıları kadın olan  5 er kişi olmak üzere seçimle belirlenecek toplam 10 yürütme kurulu üyesi olmak üzere Toplam 15 kişiden oluşturulur.Mahalle’nin seçtiği iki eş başkanının ilçe kongresinin (mahallesini temsilen)oy hakkına haiz doğal delegesi olabilir.Bu hak mahalle gençlik kolu eş başkanlarıyla mahalle kadın kolu  başkanına da tanınması düşünülebilir.

*TÜM PARTİ ORGANLARINDA BİRİ ERKEK DİĞERİ KADIN OLMAK ÜZERE EŞ BAŞKANLIK UYGULAMASINA GEÇİLMESİ YARARLI VE DOĞRU OLACAKTIR.
-Siyasette bir doğrunun bizim tarafımızdan değil de rakip partilerimizden biri tarafından yaşama geçirilmiş
olması  ve bu uygulamanın da yararlı olduğunun görülmesi halinde bu uygulamayı sırf biz bulmadık diyerek
 yadsımamız söze konu olmamalıdır.CHP olarak çağdaş uygarlığı hedef aldığımıza göre bu mücadelenin
kadınsız olamayacağının kabulü gerekir diye düşünmekteyiz.
S.2
-Nitekim Akp tarafından gerçekleştirilen  üst üste üç dönem milletvekilliği yapmış olanların,hdp tanin uyguladığı 2 dönem milletvekillerinin bir dönem geçmeden yeniden aday olamayacakları yolundaki tüzüksel  düzenleme de siyaset bilim ve pratiğine uygun ve olumlu bir düzenlemedir.Hiç kimse çıkıp ta bu özgürlükleri ortadan kaldırıyor ,SPK. da bu konuda bir hüküm yoktur. Böyle bir düzenleme yapılamaz demediği gibi diyemedi de.(Mahalle başkanlığı kurulmasının mümkün olduğunu bu uygulama da ayrıca doğrulamaktadır)Parti de her yönetim değişikliği sonucu  biz  “YENİ CHP “ yiz yolundaki  yanlış söylemlere düşülmeden, yeni olan kadrolardır ve doğal olan da budur.Her kadro yeniliğinde bir kısım yeni seçilen kadroların ”biz yeni Chp yiz” ve benzeri girimlerin de önüne geçilmiş olur..Bu ilke ve düzenleme partide yönetim kadrolarının  yenilenmesini hızlandıran demokratik bir işleyişi sağlayabilir.Yaşam boyu milletvekilliği alışkanlığını sona ermesinde bir katkı sağlayacağı görüş ve kanısındayız.

*ÇOK SAYILI ÜYEDEN OLUŞAN TÜM PARTİ ORGANLARININ OLUŞUMUNDA TEK’LER ERKEK, ÇİFT’LER KADIN  OLMAK  ÜZERE ANA TÜZÜKDE DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMELİDİR.

-Büyük önderin  bize gösterdiği ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNE ulaşma hedefini hayata geçirmek için kadınlarla erkeklerin hemen her alan eşit ve eşitliğe yakın birlikte olması  bu mücadelemizin olmazsa olmazı olmalıdır.Büyük önderin sayesinde yaşama geçen eğitim sisteminin doğal bir sonucu olarak bugün önemli sayıda yetişmiş kadımız mevcuttur.Siyasette kadının eşit katılımı olmadan ÇAĞDAŞ BİR UYGARLIK MÜCADESİNE  ulaşılamaz.Bu görüşe karşı özellikle   yeteri kadar nitelikli kadın üye bulunamaz  görüşlerine katılmamız mümkün değildir.Bu görüşü ileri sürenler erkek üye konusunda nitelik sorunu yaşadığımız gerçeğini görmezlikten gelmemelidir.Nitelikli  ve kişilikli partili sorununu kadınlarla omuz omuza ve birlikte mücadele edilerek aşılabilir.Hatta bu önerimizin parti programına alınarak  ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ taleplerimiz arasına TBMM  aynı usullerle oluşturulmasını önerimizdir.
                               *ÜYELİK-ÖN SEÇİM-MERKEZ VE KONTENJAN ADAYLIĞI VE ÇARŞAF LİSTE HAKKINDA:

-2015 seçimlerinde  ÜYELERLE UYGULANAN ÖNSEÇİM UYGULAMASI  parti örgütümüzde öngörülemeyen ve beklenilmeyen  ciddi bir takım eleştiri ,tartışma  ve huzursuzlara sebep olmuştur.Özellikle başta İstanbul olmak üzere  katılım çok düşük kalmış % 50 ve altında oranlarda gerçekleştirilmiştir.Buna ek olarak bazı ilçelerde seçimlere çok süre kala ana tüzüğün 12 maddesi konulması amacına aykırı olarak toplu üye yazımlarında kullanılmıştır.Öncelikli toplu üye benzeri  üye yazımları konusunda yetkili genel merkez organlarının çok dikkatli olması ve bizzat genel başkan tarafından  bu tür yazımların önüne geçilmesi için 
Sıkı bir denetim yolu işletilmedir.Bir kişi veya adayın lehine ve diğer adayların aleyhine sonuçlar üretme amacına yönelik ve eşit koşullarda yarışına zarar veren parti yetkilileri hakkında disiplin soruşturması cezaları kapsamına alınarak bu tür işlemleri bulaşan yetkililer hakkında yetililer hakkında ana tüzüğün disiplin suçları maddeleri arasında bir düzenleme yapılmadır.
-Keza 2015 önseçiminin üyelerle  yapılan ön seçim uygulamasının örgüte verdiği zararlar göz önünde tutulduğunda  daha az sakıncalı  olabilmesi  için kısmen de olsa  düz üyeye bakarak  daha nitelikli olması düşünülen  adayların üyelerle değil de tüzük gereği seçilen ÖNSEÇİM DELEGELERİNİN  katılımıyla gerçekleştirilmesinin daha doğru daha az sakıncalı olacağı görüş ve kanısındayız.
-EN SON YAPILAN GENEL SEÇİMLER ÖNCESİ PARTİMİZCE YAPILAN ÖNSEÇİME KATILMAYAN   ve özellikle istanbul ilinde % 50 oranında çekleşmiştir.ana tüzükte yapılacak bir değişiklikle bu üyelerimizin KENDİSİNİN BİZZAT BAŞVURUSU HALİNDE KALDIRILMASI KOŞULUYLA AKTİF VE  PASSİF PARTİ ÜYELİĞİ(SEÇME VE SEÇİLME HAKKI) ASKIYA ALINMALIDIR.
-Parti içi eğitim çalışmalarına daha da dönem vererek çalışmalarını hızlandırılması gerekmektedir.Öğrendiğimize göre eğitim çalışmaları için parti bütçesinden  diğer bazı parti çalışmalarının ihtiyaçları için kullanıldığı anlaşılmaktadır.Hiç bir gerekçe ve nedenle eğitim çalışmaları için bütçeden ayrılan fasılların eksiksiz ödenmesi ve intikali sağlanmalıdır.Eğitim çalışmaları ülke genelinde daha da yaygınlaştırılmalı ve hak ettiği önem ve değer verilmelidir.

S-3
*BÜYÜK ŞEHİRLERDE “BÖLGE YÖNETİM BAŞKANLIĞI” VEYA “SEKRETERLİKLERİ”     
                                  OLUŞTURULMALIDIR.

-İLÇE ,İL  VE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYERİNDE İKTİDAR OLMAMIZI AMAÇLAYAN,İLÇELERDEN KAYNAKLANIP
 BESLENEN , İL MERKEZİNE BAĞLI TÜMÜYLE ve ÖZELLİKLE İLÇE ,İL,B.ŞEHİR BELEDİYE SEÇİMLERİNİN
KAZANILMASI VE DENETLENMESİNE ODAKLI  PARTİ  ORGANLARININ BELİRLENMESİNDE BİR  BAĞI OLMAYAN
İLÇE İL VE B,ŞEHİR BELEDİYESİ ÇALIŞMALARINI BİRE BİR  YAKINDAN İZLEYEN GENİŞ  KADROLU, YÖNETİCİ SAYISI
ÇOKÜYELİ PARTİLİ VE UZMANLARDANOLUŞAN “BÖLGE YÖNETİM KURULU BAŞKANLIKLARI
 “OLUŞTURULMALIDIR.

-Yeni bir tüzüksel  siyasi organ olarak kurulmasını  önerdiğimiz bu organ  başta ilçe ve il belediyeleri ve
büyükşehir  belediye seçimlerinin kazanılması çalışmalarına odaklanmalıdır.Genel olarak ve özelde 3 büyükşehir
ve diğer b.şehir beledilerinde iktidar olunmadan ulusal düzeyde/merkezde iktidar olunması olanaklı görülmediği
gibi olunsa da sağlıklı ve istikrarlı ve devamlık arz eden bir kurumsallaşma gerçekleşememektedir. Bu organ
özellikle proje odaklı çalışmalar yürütmelidir.Tüm çalışmalarında il yönetimine karşı sorumlu olmalıdır.İlçe
belediye başkan ve bel meclis üyelerine aday adayı olmayı düşünen partilere yerel yönetimler odaklı eğitim ve
seminerler verilmesini gerçekleştirir.ilçe bazında semt ve bölge bazında halkı doğrudan ilgilendiren  PROJE
ODAKLI ÇALIŞMALAR  yapıp örgüte ve halka mahalle örgütleri aracılığıyla ulaştırmasını sağlayabilir.Bu
çalışmalarda partili olan her kurumdan ve sivil örgütlerden kişi ve uzmanlarla ortak çalışmalar ve PROJELER
üretilip ve bu projeleri halk katmanlarına parti örgütleri aracılığıyla iletilip yapılacak etkinliklerle anlatılması
sağlanabilir.

*HALKÇI GENÇLİK AKADEMİLERİ  KURULMALIDIR:
Özellikle üniversite yerleşkesinin  bulunda mahallelerde imkan bulunursa  hemen her mahallede(muhtarlık)   mahalle gençlik ve kadın kollarıyla birlikte çalışmalarını yürütecekleri bir mekanda ilçe örgütlerinin işletme sahibi gözüktüğü  iktisadi işletme/kafe ,çay bahçesi kurma yetkisi için ana tüzükde düzenleme yapılmalıdır.üniversite gençliği ve mahalle gençliğinin rahatça gelip oturabileceği makul fiyatlarla basit gıda satışlarının yapılabildiği bu lokal/mekanlarda gençlik ve kadın kollarının seçmenle daha yakın ilişkiler kurabilmelerinin zeminini oluşturulabilir.SPK bu tür bir iktisadi işletmeye izin veriyor mu diye yola çıkılırsa vereceğimiz.Bu girişimin bir ANAYASA ihlali olmadığını SPK. nın bu işeri düzenlemek gibi amacı olamayacağını böyle bir yasak koyamayacağını ,koysa yaşayan çağdaş mevzuata genel hukuk ilkelerine aykırı düşeceğini , yargıya giderler ve kapatılırsa yargıda haklarımızı savunabileceğimizi belirtmekle yetirmekteyiz.

II-PROGRAM-ERKEN SEÇME YÖNELİK PARTİSEL ÇALIŞMA- SEÇİM BİLDİRGESİ YÖNÜNDEN GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİMİZ


*HALKÇILIK VE DEVRİMCİLİK  İLKESİ BU DÖNEMDE ÖNE ÇIKARILARAK GEREK ÖRGÜTLENME VE GEREKSE SEÇİM ÇALIŞMALARINDA BAŞAT VE ODAK MERKEZİMİZ OLMALIDIR.
-Bilindiği üzere emperyalizm 200 yıldır dünyada hiç bir halka özgürlük ve demokrasi getirmiş değildir.Bu görüş ve
tespitimiz ülkemizde yaşayan kürt halkı ve siyasi örgütleri için  de aynen geçerli olduğunun kabulü gerekir.
Çözüm yolu halkları köleleştirmek isteyen dünya egemen odakları karşı türk ve kürt halkının ortak eylem ve güç
birliğinden geçer.

-Partimiz  Türkiye halkının  dostlarıyla düşmanlarını ayırt eden  bir siyaseti yaşamın her aşamasında usanmadan bıkmadan dile getirmelidir.Bu açıdan  sömürgeci emperyalizm ve  vahşi kapitalizmin  işbirlikçi  temsilcilerine karşı sürekli dikkatli,mesafeli ve uyanık durulmalıdır.
-Bilindiği partimiz ana ilkeleri 6 okta belirlenmiştir.Halkçılık  bir kısım çevrelerin ileri sürdüğü üzere popülizm ve halk kuyrukçuluğu değildir.Halkçılık devrimci bir ilke olup  genel olarak  toplumu çağdaşlığa doğru ilerlemesini
S.4
sağlayan toplumu ileri yönde  dönüştürme mücadelesidir.Partimizin bu  bu 6 okta  kendini yaşam alanı bulan  ilkesinin her biri ülkemiz tarihinin  somut koşullarının somut tahlili sonucunda ortaya çıkmıştır.Gün gelir bu 6 ilkeden cumhuriyetçilik öne çıkar ve baş çelişkiye dönüşür ve diğer ilkeler onun ardında kalır mücadele bu ilke etrafında yürütülür.Keza ülke bir saldırıya uğrar bağımsız ve milliyetçilik öne çıkar ve bu baş çelişkinin etrafında buluşur ve mücadele ederiz.
-Partimiz chp’nin tarihinde halkçılık ilkesinin genelde ve  çokça göz ardı edildiği saptamış bulunmaktayız.Birincisi Kasım Gülek in genel sekreterliği dönemde öne çıkarılmış ve kısmen de başarılı olmuştur.Kısmi başarısızlığın ardında halkçılık  ilkesinin devrimcilik  ilkesiyle tahkim edilememiş olmasıydı.Ancak bu fırsat  ECEVİT  döneminde elde  edilmiş HALKÇILIK  ilkesi  DEVRİMCİ İLKE,SLOGAN VE DURUŞLARLA  tahkim edilmiş  halka /seçmene % 42 ler oranda ulaşılabilmiştir.Altı okumuzda  yer alan HALKÇILIK  VE DEVRİMCİLİK  ilkemiz “sosyal demokrat” gibi halkımıza yabancı olan söylem ve sözler daha sulandırılmasına izin verilmemesi görüş ve düşüncesindeyiz.Özümüze ,aslımıza dönüp baktığımızda HALKÇILIK VE DEVRİMCİLİK ilkesini partimize ve halkımızın sorunlarını çözmekte yeterli olduğu görülüp anlaşılacaktır.Sonuç olarak partimiz Chp  EMEK ağırlıklı bir kitle partisi olarak açıkça tanımlanmalıdır.

*PARTİMİZ BİR KISIM PARTİLİLERCE KİRLETİLMİŞTİR.ÖNCELİK VE İVEDİLİKLE  BU  KONUDA PARTİMİZİN ARINDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
-!989 YEREL SEÇİMLERİNDEN BAŞLAYARAK  YÖNETİME GELDİĞİMİZ YEREL YÖNETİMLERDE BİRKISIM  YEREL
 YÖNETİCİLERİMİZ YÖNÜNDEN ÇOK YAYGIN YOLSUZLUK VE HIRSIZLIK SÖYLENTİLERİ KAMU OYUNA yaygın bir
biçimde yansımıştır.Bu söylentilerin halk arasında  yayılarak “Ne yani siz kendi belediyelerinize bakın,sizin
onlardan ne farkınız var ?,onlar yiyiyor da sizinkiler  yemiyor mu ”şeklindeki halktan kişiler tarafından bizlere
yoğun biçimde yöneltilen  söylem ve söylentiler ne yazık ki günümüze kadar devam ede gelmiştir.Bu yaygın
söylentiler hakkında genel merkezce gerekli   acil  önlemler alınarak  ciddi soruşturmalar yapılamamış ve
partimiz hakkında kuruluşundan bu  yana halk nezdinde yerleşmiş olan !bu chp lilere iş yaptıramazsın, ama
asla  para da yediremezsin,para yemezler” biçiminde kamuya mal olmuş ortak yargı ortadan kalkmış
partili kadroların dürüstlüğüne ilişkin olarak yıllardır oluşmuş bulunan chp liler DÜRÜSTTÜR yargısı ortadan
kalkmış ve en azından ağır bir yara almıştır.Parti  kadrolarına yönelik  GÜVEN DUYGUSU GÜVENİRLİLİK İKESİ
önemli ölçüde hasar görmüştür. Belirtilen bu nedenlerle bir Chp linin hem Atatürkçü ,hem rantçı,hem hırsız ve
hem de siyasetten zengin olunmasının önü acilen kesilmelidir. Partimiz bu konuda kamuoyunca da bilinir bir
şekilde ağır biçimde kirletilmiştir. Haklarında yolsuzluk söylentisi bulunan her kademedeki partili hakkında
parti yetkili  organlarınca denetçiler  görevlendirilerek gerekli soruşturmalar yapılmalı ,yolsuzlukların yargısal
 bir organ  gibi  kanıtlanmasını bakılmaksızın iddiaların yeterince ciddi olduğunun görülmesi halinde  bu
kişilerin partiden uzaklaştırılması ve partinin bu kirlilikten aklanması gerekmektedir.Böylece  DÜRÜSTLÜK VE
GÜVENİRLİLİK İLKESİNİN  yeni baştan partimizde egemen kılınması sağlanmalıdır.
14.08.2015

Av.Bozkurt  NUHOĞLU                                                                 Av.Mustafa   KÖKÇELİ        


18 Mart 2015 Çarşamba

Bozkurt Nuhoğlu “Ben kendimi CHP üyelerinin vicdanına emanet ediyorum”



Bozkurt Nuhoğlu
27 Mayıs İhtilali öncesi Menderes Hükümetine karşı gelişen ve yükselen öğrenci hareketlerine seçilmiş bir militan olarak katıldı ve kısa zamanda öne çıktı. Bozkurt Nuhoğlu’nu  27 Mayıs İhtilali öncesi öğrenci hareketinin önderi Kastro Nuri lakaplı Nuri Yazıcı seçmişti.
Bozkurt Nuhoğlu, Nuri Yazıcı ile nasıl tanıştığını ve onunla katıldığı ilk eylemlerini şöyle anlatmıştır:
“İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydımı 1958-1959 öğretim döneminde yaptırmıştım. Nuri Yazıcı ile Hukuk Fakültesi’nde öğrenci iken tanışmıştım. Nuri Yazıcı, o zaman bir öğrenci lideriydi. Fidel Castro, Che Guevera ve arkadaşları, Küba’da ihtilal yaptığı için Nuri Yazıcı’ya da paralel olarak ‘Kastro Nuri’ ismini takmışlar arkadaşları. Ona herkes ‘Kastro’ derdi. Kastro Nuri’nin ilginç bir yöntemi vardı. Üniversitenin giriş kapısında bekler gözüne kestirdiği, istikbalde militan olabilecek öğrencileri hemen göz ucuyla seçer, yanına çağırırdı. Bir günde beni tam kapıdan geçerken, ‘Bir dakika bakar mısın?’ diyerek yanına çağırdı. Yanına gittim. Beni sarıldı öptü. Hiç tanımadığım bir adam. Nuri Yazıcı 1933 doğumluydu. Benden 6 yaş büyüktü. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrenciliğini bırakıp İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne gelmişti o zamanlar. ‘İyi bir delikanlıya benziyorsun. Seninle iyi işler yapabiliriz burada. Sen benden ayrılma’ dedi. ‘Peki seni nerede bulabilirim?’ diye sordum. ‘Ben her gün okuldayım’ dedi. Ben böylece Kastro Nuri’ye takılmaya başladım. Bana göre çok entelektüel, çok hazır cevap, korkusuz, fütursuz, hiç kompleksi olmayan bir arkadaştı. Ben lisede iken öyle ciddi bir entelektüel eğitim görmediğim için üniversitede insan ilişkilerinde korkaktım, ürkektim ve çekingendim. Ama Kastro Nuri’de hiç böyle bir durum yoktu. Ataktı. Kız, erkek ilişkilerinde çok iyi ilişkiler kurardı. Her türlü tartışmaya, eyleme ve çatışmaya müsait bir adamdı. Üniversitedeki öğrenci hareketine Nuri Yazıcı nedeniyle karıştım. Benim ilk polisle karşılaşmam 4 Mayıs 1959 Pazartesi günü oldu. DP iktidarı baskı yöntemini alabildiğine artırmıştı. Dört kişilik grupları gösteri yürüyüşleri kapsamına alabilmek için yeni bir Gösteri Yürüyüşleri Yasası taslağını Meclise sundular. CHP Genel Başkanı ve ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü, bu yasa tasarısına karşı çıktı, ‘Bu yasayı meclisten geçirirseniz dünyayı başınıza yıkarım’ dedi.
Kastro Nuri Bozkurt Nuhoğlu’nun hem lideri ve hem de hocasıdır artık. Kastro eylem içerisinde eğitir Bozkurt’u..
 “Ben bir ara polislerin elinden kurtuldum. Ya da Nuri Yazıcı çekti aldı polislerin içinden. Adliye Sarayı o zaman bitmemişti. Yeni yapılıyordu ve inşaat halindeydi. O inşaatın arasında tepe olan bir yere doğru çıktık. Ben gene fırlayıp polislerle kavga etmek istedim. Nuri Yazıcı çekti beni, ‘Çıldırdın mı’ dedi. ‘Ama bize küfrediyorlar’ dedim. ‘Ama biz daha kalabalığız. Önemli değil ki onların küfür etmesi. Biz de onlara küfrederiz. Polisle dövüşmeyeceksin. İlk fırsatta kendini kurtaracaksın’, dedi. İlk militanlık dersimi o zaman o olayla Kastro Nuri’den almıştım. Polise yakalanmayacaksın. Kaçacak, kendini kurtaracaksın.”
1968 geldiğinde Bozkurt artık deneyli birisidir. O artık gençlerin lideri ve hocasıdır. Bütün 68 hareketi boyunca başta Deniz Gezmiş olmak üzere 68’lilerin ağabeyi, hocası ve zaman zaman lideridir.
Bozkurt’un mücadelesi hiç bitmedi, Bozkurt hep başladığı noktadaki gibi heyecanlı, inançlı ve kararlı oldu.
Bozkurt Nuhoğlu’nun siyasi yaşamı
Bozkurt Nuhoğlu’nun gençlik hareketlerindeki başarıları siyasi yaşamında devam edemedi. Siyaset başka bir alandı. Orada kurallar farklıydı; gençler çıkarsız, hiçbir beklentileri olmadan mücadele ediyordu ama siyaset öyle mi?
Bozkurt siyasi yaşamında SHP İstanbul İl Başkanlığına kadar yükselebildi ancak il başkanlığında uzun süre kalamadı. Çünkü o SHP belediyelerindeki yolsuzluklarla uğraşıyor, belediye başkanlarını disipline sevk ediyor, dürüstlük mücadelesi veriyordu. Zamanın belediye başkanlarından Ertuğrul Tığlay onun başkanlığı döneminde partiden atıldı. İSKİ skandalı onun başkanlığı döneminde patladı ve İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel hapse girdi.
Bozkurt hep aynı kaldı, haksızlığa karşı, ezilenden yana, haktan emekten yana..Milletvekili adaylığı hep veto edildi.
Bozkurt Nuhoğlu şimdi önseçim milletvekili adayı. Bu kez siyaset ağalarını aşabilecek mi? Bu önseçimde  üyeler oy kullanacağı için Bozkurt’un siyaset ağalarını aşması mümkün görünüyor. Bozkurt adaylığı için şöyle diyor:
“Ben kendimi CHP üyelerinin vicdanına emanet ediyorum”
Gerçekten de Bozkurt Nuhoğlu’nun parti üyelerinin vicdanlarından başka güvenecek bir şeyi yok..  Bozkurt Nuhoğlu’nu siyaset ağaları, lobiler, Amerikancılar desteklemeyeceği gibi engel olmaya çalışırlar. O  İsrail’e karşı FKO’nu avukatlığını yapmış, böylece hem CİA’nin, hem de MOSSAD’ın şimşeklerini üzerine çekmiş bir kişilik.
Bozkurt Nuhoğlu kitaplara sığmayacak bir kişilik. Kısaca onun parti üyelerinin vicdanına sığınmaktan başka bir dayanağı yok..


Rahmi Ofluoğlu

16 Mart 2015 Pazartesi

Kadir Sökmen Öğüt




28 Kasım 1959 yılında Çankırı'nın Çerkeş İlçesi'nde doğdu. Elbistan Ortaokulu ve Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. Yükseköğrenimini Diyarbakır Dicle Üniversite'si Diş Hekimliği Fakültesi'nde tamamladı. Demokratik kitle örgütlerinde çalışmalarda bulunan Öğüt, 1976 yılında Fakülte Derneği Kuruculuğu, 1977 yılında da Diş Hekimliği Fakültesi Öğrenci Temsilciliği yaptı. 30 yılı aşkın süredir İstanbul Kadıköy'de ikamet eden ve serbest diş hekimi olarak Çalışan Öğüt, 1992-1995 yılları arası  SHP Kadıköy İlçe Başkanlığı, 1995-1999 arası CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1999-2004 seçimlerinde milletvekili adayı olan Öğüt, CHP İl ilçe delegasyonunda ve seçim komitelerinde çalıştı. Bir yandan da mesleki faaliyetlerini sürdüren Öğüt, 1990 yılında İstanbul Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Üyeliği'ne seçildikten sonra, sırasıyla 2004-2008 yılları arası İstanbul Diş Hekimleri Oda Başkan Vekilliği,  2010-2011 yılları arasında da Oda Başkanlığı görevlerini yürüttü. Nükleer Karşıtı Hekimler Derneği, ADD ve çeşitli spor dernekleri üyelikleri bulunan Öğüt, 2011 Genel Seçimlerinde 24. Dönem İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye girmeye hak kazandı. Meclis bünyesindeki faaliyetlerinin yanı sıra Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi Üyeliği(TÜRKPA) de bulunan Öğüt, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ve CHP Parti Meclisi üyesidir. Orta düzeyde ingilizce bilen Öğüt, evli ve 1 çocuk babasıdır.

İletişim Bilgileri:
GSM: 0 506 333 18 34
Tel.: (0216) 345 53 87
Adres: Kuşdili Cad. İnşaatçılar İş Hanı No. 8/3, Kat. 2 Altıyol, Kadıköy


AV.Tuncer Özyavuz


Ercan Köymen



  1971 Rize doğumluyum ve bir çocuk babasıyım. Trakya Üniversitesi Pazarlama bölümünü bitirdim. Eğitimime, Anadolu Üniversitesi İşletme 4. Sınıf ve Maltepe Üniversitesi Halkla İlişkile Tanıtım 3. Sınıf öğrencisi olarak devam etmekteyim.
  CHP içinde; CHP mahalle temsilciliği, 2 dönem boyunca İlçe Yöneticiliği, 2004-2009 Maltepe Belediyesi Meclis Üyeliği, 2009-2014 İBB Meclis Üyeliği, 2011-2014 Maltepe Belediye Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum.

  Kızılay üyeliği, Maltepe Yalıspor Klüp Başkanlığı, Maltepespor Klüp Yönetimi, Sahipsiz Doğa Platformu Sözcülüğü (Hes Projelerine karşı), Yöre Dernek Başkanlığı, Maltepe Rizeliler Derneği Başkan Yardımcılığı gibi bir çok  STK’da başkan ve yönetici olarak görev almaktayım. Çevre Teknolojileriyle ilgili Almanya, Fransa, ve Portekiz’de çeşitli inceleme ve araştırma çalışmaları yaptım. 

Süleyman Güzel






Süleyman Güzel – Biyografi - Kısa


1962de Erzincan’ın Tercan’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Tercan’da, İnşaat teknisyenliğini İstanbul’da okudu.

U.A..A.Hastanesi’nin Yn.Kr. Başkanlığının yanı sıra, çok sayıda konut, iş merkezi, okul, hastane gibi önemli projelere imza attı. Yatılı okuduğu Tercan Temel Eğitim Yatılı Bölge Okulu’na, adının verildiği Süleyman Güzel Kapalı Spor Salonunu kazandırdı. Şuanda Güzel Grup Yn. Kr. Başkanlığı’nı yapıyor.

Aktif siyasete, 1984’de üye kaydolarak başlayıp, ilçe başkan yardımcılığından, belediye meclis üyeliğine kadar birçok görevde bulundu. Halen Kurultay Delegesi olarak parti görevini sürdürüyor.

Erzincan Tercan Dernekler Federasyonu kurucu genel başkanlığının yanında, bir çok STK’da yöneticilik görevlerine devam ediyor. 


Evli, 2 çocuklu Güzel’in, “Yaşadıkça Öğreniyorum” isimli yayınlanmış bir biyografi kitabı bulunuyor.Süleyman Güzel Hayat Hikayesi

Büyük şehirlerde doğup büyüyenler bilmezler Anadolu’nun herhangi bir kentinin, herhangi bir köyünde doğup büyümenin nasıl bir yaşam zorluğu içerdiğini. Ve tabi bu zorlu mücadele içinde geçirilen günlerin acı, hasret, keyif ve mutluluk dolu hızlı döngüsünü.

İşte Süleyman Güzel’in hayatı da bir çoğumuz gibi böyle başladı tam olarak. 10 Temmuz 1962 tarihinde Fırat nehri kollarından Karasu'nun geçtiği Munzur ve Keşiş Dağları arasında kalan “Etrafı dağlık, ortası bağlık, havası sert insanı mert” Erzincan’a bağlı Tercan ilçesinin Beykonak köyünde dünyaya geldi Süleyman Güzel.

Babası köyün ileri gelenlerinden Binali ağanın öğretileriyle geçti hayatı. 9 çocuklu ailenin son ferdi olmanın bütün avantajlarından faydalansa da, Anadolu’nun kültürü zengin, yaşam şartları çetin yıllarıydı o günler.

Her Anadolu çocuğu gibi ekin tarlalarında, hayvan otlaklarında, kah bahçe işleri, kah hayvanlar, kah çelik çomak oynayarak büyüdü Süleyman Güzel. İlkokul çağına geldiğinde köylerinde okul olmaması nedeniyle .... köyünde eğitim hayatına başladı.

Daha, çocukluk ve okul hayatı yıllarında kendini gösteren çalışkanlığı ve yaşam disiplini İnşaat teknisyeni olarak eğitim hayatını tamamladığı İstanbul’da iş, sosyal ve siyasi hayatına da etki etmeye başlamıştı.

Ne buğday tarlaları vardı artık hayatında ne de kuşluk vakti çökelek ekmek... Süleyman Güzel biliyordu kimse tek bir damlayı önemsemez. Ve tek başına yapılan hiç bir şey bir anlam ifade etmez. İstanbul’a geldiği 1976 yılından itibaren toplum içerisinde etkin bir rol üstlenmeye başladı. Sosyal, kültürel, yöresel, iktisadi ve siyasi örgütlenmeler içerisinde etkin rol almaya başladı.

1986’de Güzel İnşaatı kurdu. İnşaat sektöründe 28 yıllık iş hayatı süresince İstanbul’un bir çok bölgesinde yüzlerce bina, binlerce konut ve ticari alanlar üretti. Tarihi mekan restorasyonlarını yaptı. İş merkezleri, okul hastane gibi önemli projelere imza attı.

Daha küçük bir çocukken babasının söylediği ve hiç aklından çıkmayan “Komşu açsa, açıksa, yoksullukla savaş veriyorsa, sen nasıl rahat uyuyorsun” sözlerini kendine şiar alarak her zaman yardımsever biri olarak tanındı.1988 yılında Uluslararası Altınoluk Astım Hastanesi’nin Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendi. Sosyal projeler konusunda da aktif olan Süleyman Güzel, doğup büyüdüğü Tercan’da yatılı okuduğu Tercan Temel Eğitim Yatılı Bölge Okuluna yapmış olduğu katkı ve hizmetlerden dolayı kapalı spor salonu adı verildi. 

Ticari hayatında elde ettiği başarıları sosyal ve siyasi başarılarla taçlandıran Süleyman Güzel 1984 yılından İstanbul Kadıköy ilçesinden Cumhuriyet Halk Partisine kayıt olarak siyasete giriş yaptı.

1994-1999 yılları arasında bir dönem Kadıköy'de Belediye Meclis üyeliği yapan Güzel 2000-2003 ve 2012-2013 yılları arasında Örgütten Sorumlu CHP Kadıköy İlçe Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi.

Bir çok Sivil Toplum örgütünde aktif çalışmalar yürüten Süleyman Güzel 1990-1992 yılları arasında İnşaatçılar Birliği Dernek Başkanlığı görevini yaptı. Erzincan Tercan Dernekler Federasyonu Kurucu ve Genel Başkanlığı da yapan Güzel halen Lions Kulüp, İnşaatçılar Derneği, Büyük Kulüp, Karaca Ahmet Vakfı ESİD ve İTOD üyesi.

Süleyman Güzel aynı zamanda Erzincan Sanayici İş Adamları Derneği Başkan Vekilliği ve Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi, Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi, Karaca Ahmet Vakfı Kurucu Üyesi olarak bir çok sivil toplum örgütlerinde yöneticilik görevlerine devam ediyor.  

52 yıllık yaşamı sürekli öğrenme, kendini geliştirme, değiştirme ve çalışma gayreti içerisinde geçen Süleyman Güzel’in hayat öyküsünü kaleme aldığı Yaşadıkça Öğreniyorum Hayatı isimli yayınlamış bir biyografi kitabı var.

Evli ve iki çocuk babası olan Süleyman Güzel’in büyük oğlu Işık Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümünü bitirdi ve Güzel Group’ta Yönetici olarak çalışmakta. Küçük oğlu Maltepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne eğitim hayatına devam ediyor.

Haziran ayında gerçekleşecek genel seçimlerde İstanbul 1. Bölge’den Milletvekili olmak üzere çalışmalarını başlatan Süleyman Güzel halen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkez Kurultay Delegesi olarak parti görevini sürdürüyor.